SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Proje okulları

Yazının Giriş Tarihi: 21.04.2025 10:38
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.04.2025 10:38

Türkiye’de MEB, her yaptığı ile siyasi tartışmaların odağında olmaya devam etmektedir. Hiçbir dönemdeki uygulamalar, MEB’i siyasi tartışmaların odağından çıkaramadı. Oysa caminin, kışlanın, adliyenin ve okulun siyasetin ve siyasi tartışmaların dışında kalması, milletin geleceği için hayati bir zorunluluktur. Maalesef hiçbir hükümet, hiçbir MEB bu zorunluluğu başaramamıştır.

Her şeyin ince hesaplarla, planlı bir şekilde yürütüldüğü görüntüsü olsa da MEB’de işler ihtiyaçlara göre planlanmamaktadır. Durup dururken 2008’de liselerin süresi, üç yıldan dört yıla çıkarıldı. Bir ihtiyaç var mıydı? Liseler dört yıla çıkınca, liseliler hayata, üniversite sınavına daha mı iyi hazırlandılar? Üniversite sınavı öncesinde, dershanelere duyulan ihtiyaç mı ortadan kalktı? Hayır bunların hiçbirisi olmadı. AB üyesi ülkelerde liseler dört yıl olduğundan, Türkiye’de de dört yıl yapıldı. Bir ihtiyacı karşılamayışı, öğrencileri hayata, üniversite sınavlarına hazırlamayışı, önemli değildi. Madem AB üyelerinde liseler dört yıldır, o halde bizde de dört yıl olması gerekir.

Sonra liseler Anadolu Lisesi olan olamayan diye ikiye ayrıldı. Bunun da bir plan ve hazırlığın sonunda yapıldığı zannedildi. Anadolu Liselerine öğrenci ve öğretmenler sınavla alınmaya başlandı. Çok geçmeden bütün liseler, Anadolu Lisesi yapıldı. Öğretmen ve öğrencilerin sınavla Anadolu Liselerine alınmasından vazgeçildi. Bu liseler için niye sınav şartı getirilmişti, sonra neden sınav şartından vazgeçildi? Böyle soruları sormak kimin haddineydi? Her şeyi en iyi bilen ve kendilerini birer kurtarıcı gibi gören kişiler sırayla uzun yıllar MEB ve tepe yöneticisi oldular. En uzun süre MEB olmakla övünen bir zat, şimdi MEB’deki marifetlerini konuşmaya yüzü olmadığından dolayı, varlığını Abdülhamit düşmanlığına adamıştır.

Bütün liseler Anadolu Lisesi yapıldıktan sonra birdenbire “proje okulları” icat edildi. Proje okullarına sınavla öğrenci alınmaya başlandı. Ancak öğretmenlerin nasıl alınacağı konusunda bir kural ortaya konulmadı. Keyfi uygulamalar, eş dost kayırma haberleri yayıldı. Bu haberlerin, en çok yayıldığı yıl 2025 yılı olmuştur. Çünkü proje okullarına yöneticilik ve öğretmenlik için müracaat edenlerin, büyük çoğunluğu hayal kırıklığına uğradılar. Önceden kimlerin atanacağı tespit edilmiş ve onlar atanmış gibi bir sonuç ortaya çıktı. O halde herkesin müracaatını almak, beyhude bir zaman kaybı olmamış mıdır?

Mevzuata göre, Proje okullarına yönetici ve öğretmen tayin etme yetkisi MEB’dedir. MEB hangi ilde hangi öğretmenin, müracaat ettiği okula uygun olup olmadığını, hangi ölçüye göre tayin etmiştir? Sonuçlar açıklanınca görüldü ki ortada bir ölçü, hak, hukuk ve adalet yoktur. İktidar partisinin seçilmişleri, il, ilçe yöneticileri ve iktidara yakın olmaktan güç ve enerji alan sendika yöneticilerinin, referans oldukları isimler atanmış, diğerleri şan ve şerefle elenmişlerdir. Referans olanlar, kendi tabanları arasında bile ayırımcılık yapmışlardır. Bu ayırımcılığı neye göre yapmışlardır? Doğum yerine göre mi, adlarına göre mi, seçilmişlerin ve yerel yöneticilerin referans gücüne göre mi? Bir parti kendi mensupları arasında, bir sendika kendi üyeleri arasında hangi ölçüye göre ayırım hakkını ve yetkisini elde etmiştir? Kimsenin bu sorulara kolayca cevap vermesi mümkün değildir.

Ancak bugün bu ayırımcılığı yapanlar, bundan dolayı kendilerini güçlü ve mutlu ve dahi bahtiyar hissedenler, yakın bir zamanda kendilerine, çocuklarına ya da torunlarına benzeri bir haksız uygulama, ayırımcılık yapıldığında itiraz etmeye, ağlamaya yüzleri olabilir mi? İktidar olmak, herkese karşı sorumlu ve adaletli olmayı gerektirmez mi? İdaresinde olan kurumların geleceği için liyakatli olan ve olmayan titizliğine sahip olmak icap etmez mi? Bütün bunlara boş verenler, iktidara dayanmanın verdiği güçle tasarrufta bulundukları ile bugün kutlama yapanlar, yarın utanacakları gün geldiğinde, etraflarında kimse bulabilecekler midir?

MEB’deki bu keyfilikler, eş dost kayırmalar, artık zulüm boyutlarına ulaşmıştır. İktidar adına güç kullananlar, ellerini vicdanlarına koyup düşünmelidirler. Neden yaptıklarından ezici çoğunluğun memnun olmadığını, aksine tepkili olduklarını anlamalıdırlar.

Oysa camide, kışlada, adliyede ve okulda siyaset olmamalıdır. Ne öğretmen ne yönetici tayininde ve ne de müfredatta siyaset olmamalıdır. Aklın bilimin ışığında, ülkenin ihtiyaçlarına göre, genç kuşakları hayata, geleceğe hazırlama, bir nitelik bir yetenek sahibi etme amacına göre, MEB’de işler yürütülmelidir.

Mevcut haliyle liselerin düzeni yanlıştır. Bir ihtiyacı karşılamaktan, gençleri hayata hazırlamaktan uzaktır. Anadolu liselerinin en az %80’i hemen meslek lisesine dönüştürülmelidir. Proje okulu olsun olmasın bütün liselerin yöneticileri, üçer-dörder yıllığına doğrudan öğretmenler tarafından seçilmelidir. Hiçbir öğretmen, iktidar partisinden, sendikasından etkili bir aracı bulamadım diye, mutsuz ve bedbaht olmamalıdır. Tayinler, önceden ilan edilen ölçülere göre, açık ve denetlenebilir hale getirilmelidir. Proje okullarına ya da benzeri nitelikteki okullara, öğretmen ve yönetici tayin etmek başka ülkelerde sorun olmazken, neden Türkiye’de ciddi bir sorun haline gelmektedir ve tartışmaları senelerce sürmektedir. Bu sorun ve tartışmalar için muhalefeti suçlamak yeterli ve gerçekçi değildir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.