SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

ŞALCI BACI

Yazının Giriş Tarihi: 04.12.2023 11:28
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.12.2023 11:31

Her milletin kültürünü ve kimliğini tayin eden önemli unsurlardan birisi kıyafettir. İklim, coğrafya, ekonomik şartlar ve nihayet dini inançlar gibi nedenler, hayatın doğal akışı içinde milletlerin kıyafetini teşkil ederler. Türklerin, Batı etkisiyle ve resmi zorlamalar ile benimsedikleri kıyafetlerine kadar ki kıyafet anlayışları da böyle şekillenmiştir. Türklerin göçebelik, yerleşik olmak ve nihayet İslamiyet’i benimsemek gibi yaşam biçimlerinin değişmesine bağlı olarak, farklı kıyafetler ve kıyafetin doğal bir parçası sayılan başlıkları da böyle olmuştur. (Bahattin Ögel, Türk Kültürüne Giriş, ) Türklerin kültür hayatını tayin eden en önemli unsurlardan birisi İslamiyet’i kabul etmeleridir.

Kıyafet gibi başlıklarda kişinin toplum içindeki veya hiyerarşideki yerini gösteren önemli bir semboldür. (Bernard Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu. Çev: Metin Kıratlı, TTK, Ankara 1984) Devlet görevlileri rütbelerini gösteren başlıklarla, Müslim ve gayrimüslimler kendi anlayışlarına göre tercih etikleri bir başlıkla ve daha da ayrıntıda her tarikat mensubu kendi anlayışlarını sembolize eden bir başlık veya onu tamamlayan bir kıyafetle toplum içerisinde yer almıştır.

Osmanlı Devleti gerileme dönemiyle birlikte Batının üstünlüğünü kabul etmiş, sorunlarını Batıyı örnek alarak çözebileceği görüşünü benimsemiştir. Bu görüşle birlikte yönetici seçkinlerde, Batıya karşı önce takdir sonra bir hayranlık duygusu galip gelmiştir. Tek parti idaresiyle birlikte 1923’ten itibaren mutlak bir şekilde Batıyı taklit etme fikri, resmi görüş olmuştur.

Musul’un kaybedildiği 1925’te dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, şapka meselesi hakkında CHP Genel Başkanı Kemal Paşa’ya, “şapka giymenin Türk milleti hesabına Musul’un fethinden daha üstün olduğunu söyleyerek” onun takdirini kazandığını belirtmiştir. (Mahmut Esat Bozkurt, Atatürk İhtilali, C.I-II, Ankara 2008)

Yöneticilerin şapka meselesini her sorunun üstünde gördükleri bir zamanda, 24 Kasım 1925’te Erzurum’da 50-60 kişilik bir grup hükümet binası önüne gidip şapka kararını protesto etmişler, içlerinden bazıları ise hükümet binasının camlarını kırmış, yerel yöneticiler bu olayı hükümete karşı bir isyan sayarak, Erzurum’da sıkıyönetim ilan etmişler ve Ankara İstiklal Mahkemesinin Erzurum’a gelmesini beklemeden, Vali Mehmet Zühdü Bey başkanlığında Harp Divanı Mahkemesi kurup tutuklanan 117 kişiyi yargılamışlardır. Olay yerine kardeşlerini aramaya giden Şalcı Bacı adında seyyar satıcı bir kadında yargılanarak 6 Aralık 1925’te Erzurum’da idam edilmiştir. (Çetin Altan, Komünizm Diye Diye, İstanbul 1976)

O dönemde bütün basın CHP hükümeti taraftarıdır. Yerel yöneticiler gibi basın organları da Erzurum’daki protestoya katılanları aşağılayıcı sözlerle haberleştirmişlerdir. Bunlardan birisi, 15 Aralık 1925 tarihli Cumhuriyet gazetesi, olaya karışanları cahil, olayın öncülerinden sayılıp idam edilen Gacıroğlu Şeyh Osman Efendiyi “irtica/kara kuvvet”, Gullebioğlu Akif Ağa’yı işgal zamanı Ruslara hizmet etmek, yedi defa evlenip boşanmak, yine olayın öncülerinden sayılan Pırtın Köyü İmamı Abdullah Efendiyi “gavur imam” ve Ermenilere hafiyelik etmekle, suçlamıştır. Konya Milletvekili Refik Bey, Sakallı Nureddin Paşa’nın meclisteki tahrik edici konuşmasının bu olaya sebep olduğunu, milletin canı gibi koruyarak benimsediği şapkaya karşı irticacı fikirlerin etkisiyle masumların suça teşvik edildiğini, Nureddin Paşa’nın milletin arasına nifak soktuğunu, olaylara karışanların zavallı insanlar olduklarını ileri sürerken, dönemin Erzurum Albayrak gazetesi sahibi Süleyman Necati Bey ise olaylardan Vali Mehmet Zühtü Beyin sorumlu olduğunu belirtmiştir. (Süleyman Necati Güneri, Hatıra Defteri, Ali Birinci (Haz.), Dergâh Yayınları, İstanbul 1999)

Şapkayı protesto eden Erzurumlular zavallı, cahil, irticacı (doğrusu mürteci) diye aşağılanırken idam edilenlerin arasında Şalcı Bacı adlı seyyar satıcı bir kadının olmasının utancını kimse üzerine almamıştır. Hatta günümüzde bile masum/çaresiz bu kadının idamını savunma utanmazlığını gösterenler, “Şalcı Bacının işgal döneminde Erzurum’da genelev işletmeciliği yaptığını” ileri sürmekten çekinmemişlerdir. Muhalefeti kanla ateşle tasfiye etmek, halkı korkutup sindirmek için şehir meydanlarında insanların idam edilmelerinden sonra günlerce asılıp cesetlerinin teşhir edilmesini meşru gösterme çabası için hiçbir sınır tanımayanlar, idam edilen çaresizlerin hatıralarını bile aşağılayıp mahkum etmeye çalışmakta tek parti döneminin borazanlığını yapmaktadırlar.

“Cumhuriyet Erzurum’da kurulmuştur” gibi hayali övünmeler ile teselli arayanlar, cumhuriyet ile kadının, yarı tavuk yarı insan olmaktan çıktığını iddia edecek kadar utanma duygusunu yitirenler, cumhuriyet ile birlikte Erzurum’da yaşanan bu facianın suçunu bile idam edilenlerin üzerine atmaya çalışmaktadırlar. Erzurumlular şapka olayları ile tek partili cumhuriyet idaresini bütün ayrıntıları ile görüp anlamışlardır.

1811-1827 arasında Kaptanı Deryalık yapan Koca Hüsrev Paşa’nın Fas’tan İstanbul’a getirdiği ve II. Mahmut’un resmi başlık yaptığı Fes’in ise Kuzey Afrika’da bir ülkenin, bir şehrin adı olduğunu bilmeden, fesin Yunan başlığı olduğunu tekrarlayan cahil bir koronun şamatası maalesef gerçeğin sesine galip gelmiştir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.